Bellek ve Unutkanlık
Beyinde hafızanın geçici olarak kaydedildiği yer hippokampus bölgesidir. Kayıtlar önce hippokampusa alınır , burda kişinin geçmiş hayatına, duygusal moduna , kültürel düzeyine, sosyopsikolojik konumuna göre süzgeçten geçirelerek ya beyinin hardiskine kayıtlanarak, belleğe dahil edilir ya da önemsenmeyerek silinir gider. Mesela bir defaya mahsus telefonla aranacak bir yeri hafızada tutmak böyledir. Muhtemelen bu telefon numarası bir kaç saat sonra sonsuza dek silinip gidecektir.. Beyin de bilgisayarlardaki ön bellek (REM) görevini hippokampus yerine getirirken asıl hafızanın kaydedildiği yer, uzun yıllar merak konusu olup, çok uzun seneler araştırma konusu olmuştur. Fonksiyonel MRI, PET, SPECT gibi ileri görüntüleme yöntemleri ile beyin hardisk bölgesinin her iki yarım küredeki temporal ve parietal loblar olduğunu düşünmekteyiz. Frontal lobda ise daha çok kişinin diğer insanlarla ya da toplumla ilişkilerini şekillendiren sosyal hafiza kayıtlanır.
Frontotemporal demanslarda bu yüzden dolayı kişinin toplum içerisindeki etik ve ahlaki değerleri de zedelenir. Böyle hastalar, daha önce hiç yapmadıları normalde utanılacak hareketleri çekinmeden yapabilirler. Bizim tesbitimize göre, hippokampusta şekillenip ayrıştırılan bellek kayıtları, kalıcı hafıza olarak depo edilmesine karar verildiğinde temporal ve parietal loblardaki hardisklere atılır. Ve orada saklanır. Hippokampustan, beyin hardisklerine sürekli kalıcı hafıza nakli söz konusudur. Bu işlevsellik aynı zamanda kesin hafıza merkezininde fonksiyonel olmasını sağlar. Gerek alzheimerde gerekse diğer demansiyel sendromlarda geçici kayıtlama bölgesinden yani ön bellekten, kesin hafıza bölgesine kayıt akışı durur. Böylece yeni bilgiler depolanmaz olur.
Bilgiler sadece ön bellekte kalıp, hardisklere geçmediği için hafıza da kısa süreli olur. Yeni öğrenilen şeyler 5-10 dk da unutulur.. demansiyel sendromlarda asıl proplem, hippokampustan yani ön bellekten , kesin belleğe kayıt akışının durmasıdır. Ya da kesin belleğin bilinmeyen bir nedenden dolayı, bilgiyi depolayamaz hale gelmesidir. İnsan organizmasında mesela kas nörofizyolojisinde, sinir uyarımlarıyla aktive edilmeyen kaslar giderek erimeye ve küçülmeye mahkumdur. Aynı şekilde işlevselliği bozulan kesin kayıtlama bölgeleri de böylece bir süre mevcut bellek kayıtlarını da en sondan başlayarak silmeye başlar. Burda enteresan nokta, alzheimer tablosunda bu aşamadaki kişilerin geçmişi her zamankinden daha iyi hatırlıyor olmasıdır. Üst tarafa silinince alttaki hafıza daha net olarak hatırlanır. Hatta bu olay bazen hasta yakınlarının çok şaşırmasına ve yanılmasına neden olabilir. Hasta sahipleri geçmişin çok iyi hatırlanıyor olmasına bakarak, hastalarının unutkanlık durumlarını yanlış yorumlayabilirler. Yakın hafızanın kaybı ve uzak hafızanın daha iyi hatırlanıyor olması zaten demansiyel sendromların karekteristik özelliğidir. Bu nedenle yakın hafıza ile sorunu olan herkesin acilen nörologa müracaat etmesi hayati bir konudur.
Çok ilginçtir ki bizim bir hastamız, 7 yaşında Türkiyeye ailesi ile beraber göç eder. Arnavutça yı anadili gibi konuşmakta, bir kelime türkçe bilmemektedir. Bir süre sonra zorunlu olarak türkçe öğrenir ve zamanla da anadili türkçe olur. Zaman ilerledikçe arnavutçayı unutur. Zaten aile de arnavutça bilen ve konuşan kimse de kalmamıştır. Kişi 70 yaş civarlarında unutkanlıkla tanışır. Aile bunu yaşlılığın bir geregi gibi görür ve pek üstünde durmaz. Sonunda bir sabah kalkar ailenin hiç bilmediği bir dille konuşmaya başlar. Aile oldukça şaşırır. Hasta bu nedenle bana getirildiğinde orta düzeyli alzheimer tablosundaydı. Son hafıza kayıtları silinmesiyle türkçeyi unutmuş buna mukabil ilk anadili olan arnavutça ile konuşur olmuştu.
Yorum Bırakın →